22 Kasım 2009 Pazar

Felek kimine kavun yedirir, kimine kelek.




Yaklaşık 7-8 sene önce pazardan bir İsrail kavunu almıştık. Lezzeti, kokusu ve rengi çok hoşumuza gitti. “Şunun çekirdeğini ayıralım da seneye ekelim”dedik. Neyse vakti geldi ektik. Bitki gövdesi gayet güzel bir şekilde büyüdü ve iyi bir şekilde döl verimi oldu. Kelekler büyüdü. Olgunlaşmasını bekliyoz. Bekle ki olgunlaşsın. Bir türlü olmuyor. Kesiyoruz; acımsı limon tuzu gibi bir tat sözkonusu. Ben de daha önceden İsraillilerin tohumların genetik yapısını değiştirdiklerini ve öyle pazara sunduklarını duymuştum. Yani bir sene satın alınıp ekilen tohumun meyvesinden alınmış tohum ertesi sene vermiyomuş. Yaşayarak öğrenmiş olduk ama emekler boşa gitti tabi. Adamlar uyanık böyle bir teknolojiyle kendilerine bir pazar oluşturuyorlar. İşin bizim açımızdan kötü yanı; bitkiyi yetiştiriyosun tam olgunlaşmasını bekliyosun olmuyor. Çekilen emek, boşa giden zaman ve maddi zarar. Yani belki isteseler bitki en başından büyümez ve fazla zarar vermez şekilde genetik şifreyi ayarlayabilirler. Ama bu da bir strateji olsa gerek. (Bu durumun günümüzde bahsedilen GDO meselesiyle alakası olabilir. )
Çölün ortasında dünyanın en teknolojik tarımını yapan adamların çalışkanlığına bakıp imrenmemek elde değil.

Hiç yorum yok: