
Kalp atışlarımızın arttığı, iştahımızın kesildiği, dünyadaki en mühim işin onu düşünmek olduğu anlarımız oldu. Aşk sarhoşluğu içinde kimseyi gözümüzün görmediği, kimseyi duymadığımız günler ;bir canlıya en çok anlam yüklediğimiz günler ; yüzüne bakınca ilahi bir nur, bir hikmet gördüğümüz günler. İşte o günler ister istemez kendimizi bir uçurumun kenarında hissederdik muhteşem belaya nazır. Ve dilimize işte bu mısralar dolanırdı bir masal alemi gibi. Her bir hecesi ok gibi saplanırdı kalbimize. Uçurumun kıyısında son nefesimizi onu düşünürken verme arzusu, bir dilber sevdasının bir uçuruma eşdeğer oluşu, dünyada hiçbirşeyden korkmazken onu incitme korkusu, onu kaybetme korkusu gibi karmaşık duygular..."Böyle aşkları hak edecek insan var mıdır?" diye sorar dostlarım." Varsın olmasın, önemli olan böyle aşkı barındırabilecek kalpler kaybolmasın" cevabım. Ben yine de uçurumun kenarındayım.
Uçurumun kenarındayım Hızır
Bir dilber kal'asının burcunda
Muhteşem belaya nazır
Topuklarım boşluğun avucunda
Koca yâr adım çağırır
Kaldım parmaklarımın ucunda
Bir gamzelik rüzgar yetecek
Ha itti beni ha itecek
Uçurumun kenarındayım Hızır
Civan hazır
Divan hazır
Ferman hazır
Kurban hazır
Güzelliğin zülme çaldığı sınır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Ben fakir
En hakir
Bin taksir
Ateşten
Kalleşten
Mızrakla gürzdan
Dabbet-ül arz dan
Yedi düvelden
Korku nedir bilmeyen ben
Tir tir titriyorum senden
Ömer Lütfi METE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder